Sayfalar

30 Kasım 2014 Pazar

Şef Seattle'ın Mektubu

1854 yılında A.B.D.  Başkanı yazdığı bir mektupla Amerikaya gelen beyaz göçmenlere toprak bulmak amacıyla kızılderililerden toprak istemiş ve "bu isteği kabul edilecek olursa, kızılderililere rahatlıkla yaşayabilecekleri bir bölgenin ayrılacağını bildirmiştir.  Topraklarının büyük bir bölümü zaten beyazlar tarafından zorla ellerinden alınmış olan kızılderili Reisi Seattle bir söyleviyle A.B.D.  Başkanına yanıt vermiş ve bu yanıt mektup olarak A.B.D.  başkanına gönderilmiştir. Mektubun aslı Amerika, Seattle, Squamish Müzesinde korunmaktadır.

İnsan ve doğa diyalektiğini en güzel dile getiren metinlerden biri olarak günümüzde değeri daha çok anlaşılmaktadır.

ŞEF SEATTLE'IN MEKTUBU

Yüzyıllardir halkımın üzerine merhamet gözyaşlari döken şu sonsuz gökyüzü bir gün değişebilir. Bugün açık gözüken gökyüzü yarın bulutlarla kaplanabilir. Sözlerim, asla yer değiştirmeyen yıldızlar gibidir. Şef Seattle her ne söylerse, Washington'daki büyük Şef ona, güneşin ya da mevsimlerin dönüşüne  inandığı ölçüde inanabilir. Washington'daki büyük Şef bize dostluk ve iyilik dilekleriyle birlikte bizden topraklarımızı satın almak istediğini bildirmiş. Onun, bizim arkadaşlığımıza çok fazla ihtiyacı olmadığını biliyoruz. Merak ediyoruz ki; gökyüzünü ve toprağın sıcaklığını nasıl satın alabilir ya da satabilirsiniz?
Bunu anlamak bizler için çok güç. Bir zamanlar insanlarımız bu topraklara tıpkı rüzgarda kıvrımlanan deniz dalgalarının kabuklu kuru yüzeyleri kapladığı gibi yayılmışlardı. Çok uzun zaman geçti ve o büyük kabileler artık hüzünlü bir anı oldu. Bu toprakların her parçası halkım için kutsaldır. Çam ağaçlarının parıldayan iğneleri, vızıldayan böcekler, beyaz kumsallı sahiller, karanlık ormanlar ve sabahları çayırları örten buğu; halkımın anılarının ve geçirdiği yüzlerce yıllık deneylerin bir parçasıdır.

Ormandaki ağaçların damarlarında dolaşan su, atalarımızın anılarını taşır; biz buna inanırız. Beyazlar için durum böyle değildir. Bir beyaz, öldükten sonra yıldızlar alemine göç ettiği zaman, doğduğu toprakları unutur. Bizim ölülerimiz ise bu toprakları unutmaz. Çünkü kızılderili, gerçek anasının toprak olduğuna inanır. Washington'daki Büyük Beyaz Reis bizden toprak almak istediğini yazıyor. Bu bizim için büyük bir fedakarlık olur. Büyük Beyaz Reis, bize rahat yaşayacağımız bir yerin ayrılacağını, bize babalık edeceğini, biz kızılderililerin ise onun çocukları olacağımızı söylüyor. Bu önerinizi düşüneceğiz. Ama yine de bunun kolay olmayacağını itiraf ederim. Çünkü bu topraklar bizim için kutsaldır. Nehirlerin ve ırmakların suyu, bizim için sadece akıp giden su değildir; atalarımızın kanıdır aynı zamanda. Bu toprakları size satarsak, bu suların ve toprakların kutsal olduğunu çocuklarınıza öğretmeniz gerekecek.

Biz nehirleri ve ırmakları kardeşimiz gibi severiz.  Siz de aynı sevgiyi gösterebilecek misiniz kardeşlerimize?

Biliyorum, beyaz adam bizim gibi düşünmez. Beyazlar için bir parça toprağın diğerinden farkı yoktur.
Beyaz adam topraktan istediğini almaya bakar ve sonra yoluna devam eder. Çünkü toprak beyaz adamın dostu değil, düşmanıdır. Beyaz adam topraktan istedigini alınca başka serüvenlere atılır.

Beyaz adam annesi olan toprağa ve kardeşi olan gökyüzüne, alıp satılacak, işlenecek, yağmalanacak bir şey gözüyle bakar. O'nun bu ihtirasıdır ki, toprakları çölleştirecek ve herşeyi yiyip bitirecektir.  Beyaz adamın kurduğu kentleri de anlayamayız biz Kızılderililer. Bu kentlerde huzur ve barış yoktur. Beyaz adamın kurduğu kentlerde, bir çiçeğin taç yapraklarının açarken çıkardığı tatlı sesler, bir kelebeğin kanat çırpışları duyulmaz.

Belki bir vahşi olduğum için anlayamıyorum ama, benim ve halkım için önemli olan şeyler oldukça başka. İnsan bir su birikintisinin etrafına toplanmış kurbağaların, ağaçlardaki kuşların ve doğanın seslerini duymadıkça, yaşamın ne değeri olur?  Bir kızılderiliyim ve anlamıyorum. Biz kızılderililer, bir su birikintisinin yüzünü yalayan rüzgarın sesini ve kokusunu severiz. Çam ormanının kokusunu taşıyan ve yağmurlarla yıkanıp temizlenmiş meltemleri severiz.

Hava önemlidir bizim için.  Ağaçlar, hayvanlar ve insanlar aynı havayı koklar. Beyaz adam için bunun da önemi yoktur. Ancak size bu toprakları satacak olursak, havanın temizliğine önem vermeyi de öğrenmeniz gerekir. Çocuklarınıza havanın kutsal olduğunu öğretmeniz gerekir. Hem nasıl kutsal olmasın ki hava?  Atalarımız doğdukları gün ilk nefeslerini onun sayesinde almışlardır. Ölmeden önce son nefeslerini de gene bu havadan almazlar mı?

Toprak satmamız için yaptığınız öneriyi inceleyeceğiz. Eğer önerinizi kabul edecek olursak, bizim de bir koşulumuz var: Beyaz adam bu topraklar üzerinde yaşayan bütün canlılara saygı göstersin. Ben bir vahşiyim ve başka türlü düşünemiyorum. Yaylalarda cesetleri kokan binlerce buffalo gördüm. Beyaz adam trenle geçerken vurup öldürüyor bu hayvanları sadece eğlenmek için. Dumanlar püskürten bu demir atın bir buffalo'dan daha değerli olduğuna aklım ermiyor. Biz sadece yaşayabilmek için avlardık buffalo'ları.

Bütün hayvanları öldürecek olursanız nasıl yaşayabilirsiniz? Canlıların yok edildiği bir dünyada insan ruhu yalnızlık duygusundan ölür gibi geliyor bize. Unutmayın, bugün diğer canlıların başına gelen  yarın insanın başına gelir. Çünkü bütün hepsinin arasında bir bağ vardır.

Şu gerçeği iyi biliyoruz: Toprak insana değil, insan toprağa aittir. Ve bu dünyadaki herşey, bir ailenin fertlerini biribirine bağlayan kan gibi, ortaktır ve biribirine bağlıdır. Bu nedenle de dünyanın başına gelen her felaket insanoğlunun da başına gelmiş sayılır. Bildiğimiz bir gerçek daha var: Sizin Tanrınız bizimkinden başka bir Tanrı değil. Aynı Tanrının yaratıklarıyız. Beyaz adam bir gün bu gerçeği de anlayacak ve kardeş olduğumuzu farkedecektir. Siz Tanrınızın başka olduğunu düşünmekte  serbestsiniz. Ama hepimizi yaratan Tanrı için kızılderili ile beyazın farkı yoktur. Ve kızılderililer gibi Tanrı da toprağa değer verir. Bu toprağa saygısızlık, Tanrının kendisine saygısızlıktır.

Beyaz adamı bu topraklara getiren ve kızılderiliyi boyunduruk altına alma gücünü veren Tanrının adaletini anlayamıyoruz. Tıpkı buffalo'larin öldürülüşü, ormanların yakılışı, toprağın kirletilişini anlamadığımız gibi. Bir gün bakacaksınız gökteki kartallar, dağlari örten ormanlar yok olmuş, yabani atlar ehlileştirilmiş ve her yer insanoğlunun kokusuyla dolmuş. İşte o gün insanoğlu için yaşamın sonu ve varlığını devam ettirebilme mücadelesinin başlangıcı olacak.

Gündüz ve gece bir arada olamaz. Kızılderililer her zaman beyazlardan tıpkı sabah sislerinin güneşten kaçtığı gibi kaçmışlardır. Bütün bunlara rağmen, teklifinizi tartışacağız. Ve umuyorum ki, halkım bunu kabul edecek ve Büyük Beyaz Şef'in vaadettiği üzere beraber barış içinde yaşayacağız.

Böylece Ay birkaç kez daha doğacak, bir kaç kış daha geçecek. Bu geniş topraklara yerleşmiş ve mutluluk içinde yaşamış olan neslimiz, daha önce bizden daha güçlü ve daha umut dolu yaşamış insanlarımızın mezarları başında yas tutacaklar. Ama, niye insanlarımın kaderi için yas tutayım ki?
Tıpkı deniz dalgaları gibi kabileler kabileleri, uluslar ulusları takip ediyor. Bu doğanın düzenidir ve teessüf gerekmez. Yok oluşumuz çok uzak olabilir ama kesinlikle bir gün gerçekleşecek; Son kızılderili yok olup, kabilemin hatıraları beyazlar için bir tarih olduğunda, bu kıyılar kabilemin görünmez cesedleriyle kaynaşacak.  Çocuklarınızın çocukları kendilerini bir dükkanda, bir yolda, boş bir yerde yalnız olarak düşündüğünde aslında yalnız olmayacaklar. Dünyanın hiçbir yerinde tamamen ıssız bir yer yoktur. Geceleri, şehir ve kasabalarınızın caddeleri boşalmış gibi görünse de, aslında, bir zamanlar oralarda yaşamış ve bu güzel toprakları gerçekten seven ruhlarla dolu olacaktır. Beyaz adam asla yalnız kalamayacaktır. Beyaz adamın, benim insanlarıma saygı göstermesini sağlamalısınız, çünkü; ölüler güçsüz değildir. Ölü mü dedim?
....  !
Ölüm diye birşey yoktur ki, sadece dünya değiştirir insan.

Şef Seattle, 1854

21 Kasım 2014 Cuma

Kızılderili Atasözleri

Ağlamaktan korkma! Zihindeki ıstırap veren düşünceler gözyaşı ile temizlenir.
Arkamda yürüme, ben öncün olmayabilirim. Önümde yürüme, takipçin olmayabilirim. Sana uymayabilirim. Yanımda yürü ki böylece seni görebileyim, böylece ikimiz eşit oluruz.
Ute Boyu
Aşkı tanıdığında, Yaratıcı'yı da tanırsın.
Fox Boyu
Avlayacaksan en zayıf geyiği avla, çünkü sağlam olanlar yeni neslin devamını sağlayacaktır.
Barış ve mutluluk her anda mevcuttur. Barış ve mutluluk her adımdadır. Ruhun meseleleri için siyasi çözümler yoktur.
Bir başkasının kabahati hakkında konuşmadan önce daima kendi çarığının içine bak.
Sauk Boyu
Bir düşman çok, yüz dost azdır.
Hopi Boyu
Bir kere "Al şunu" demek, iki kere "Ben vereceğim" demekten iyidir.
Biz ağaçlara zarar vermek istemeyiz. Ne zaman onları kesmemiz gerekse, önce onlara tütün ikram ederiz. Odunu asla ziyan etmeyiz, lazım olduğu kadar keser, kestiğimizin hepsini kullanırız. Eğer onların hislerini düşünmez ve kesmeden önce tütün ikram etmezsek, ormanın diğer bütün ağaçları gözyaşı dökecektir, bu da bizim kalbimizi yaralar.
Bütün Kızılderililer her yerde durmadan dans etmelidir. Önümüzdeki ilkyaz Yüce Ruh gelecek. Bütün av hayvanlarını geri getirecek. Avdan geçilmeyecek bu topraklarda. Bütün ölü Kızılderililer geri gelecek ve yeniden yaşayacaklar.
Wovoka Boyu
Doğum yapan her şey dişidir. Kadınların ezelden beri bildiği kainatin dengelerini erkekler de anlamaya başladıkları zaman, dünya daha iyi bir dünya olmak üzere degişmeye başlamış olacaktır.08.03.2007
Mohawk Boyu
Dur, dinle. Hep konuşursan hiç bir şey duyamazsın.
Dünyadaki her şeyin bir sebebi vardır. Her bitki bir hastalığı tedavi etmek için büyür. Ve her insan bir görevle yaratılmıştır.
Düşmanımı cesur ve kuvvetli yap! Eğer onu yenersem utanç duymayayım.
Apache Boyu
Eğer bir ülkede gölgelerin boyu insanların boyunu geçmişse o ülkede güneş batıyor demektir.
Eğer herkes bir başkası için bir şey yaparsa dünyada ihtiyaç içinde kimse kalmaz. Sadece bir kişiye yardım et! Şimdiki usul bu değil ama inanıyorum, insanlar bu yolu öğrenecekler.
Eğer sorsanız: 'Sessizlik nedir?' Cevap veririz: O Büyük Ruh' un sesidir. Yine sorsanız: 'Sessizliğin meyveleri nelerdir?' Cevap veririz: Kendi kendini kontrol, gerçek cesaret demek olan metanet, sabır, vakar ve saygı.'
Fakir olmak, şerefsiz olmaktan daha küçük bir meseledir.
Gözlerde yaş yoksa, ruh gökkuşağına sahip olamaz.
Gözün ile değil, yüreğin ile hüküm ver.
Günümüzde insanlar bilgiyi arar oldu, hikmeti değil. Halbuki bilgi mazidir, hikmet ise istikbal.
Lumbee Boyu
Hayvanlar olmadan insanlar nedir ki? Eğer bütün hayvanlar kaybolup giderse insanoğlu büyük bir ruh yalnızlığı içinde ölecektir. Hayvanlara ne olduysa insanlara da aynısı olur. Her şey birbirine bağlıdır. Yerkürenin başına gelen, yerkürenin çocuklarının da başına gelecektir.
Her şey aynı nefesten alır: Hayvanlar, insanlar, ağaçlar... Hayvanlar olmazsa insanlar ne yapar? Tüm hayvanlar gitse insanların ruhu büyük bir yalnızlığa boğulur; insanlar yalnızlıktan ölür. Kızılderili Reisi Seattle
Her şey halkadır. Her birimiz kendi hareketlerimizden sorumluyuz. Hepsi döner dolaşır, bize geri gelir.
Herbirimizin farklı bir rüya gördüğünü hatırlatmakta fayda var.
İhanet arkadaşlık zincirini karartır, fakat vefa onu her zamankinden parlak yapar.
İlkbaharda usul usul yürü; toprak ana hamiledir...
İnsan iki ruhludur içinde bir iyi köpek birde kötü köpek kavga eder. Hangisini daha çok beslersen o kazanır
İnsan tabiattan uzaklaştıkça kalbi katılaşır.
İnsanın gözleri öyle kelimelerle konuşur ki dil onları telaffuz edemez.
Kartalı vuran kendi tüyünden yapılmış oktur.
Kaybetmeyi ahlaksız bir teklife tercih et. İlkinin acısı bir an, diğerinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer.
Kehanet, muhtemel bir olayı kesin bir bakış ile görmekten başka şey değildir. Hava ya bulutlu olacaktır, ya da güneş açacaktır.
Cherokee Boyu
Komşun hakkında hüküm vermeden önce, iki ay onun makosenleriyle yürü!
Cheyenne Boyu
Nimet de külfet de 'Büyük Ruh' un elindedir. Bazen onun külfeti bizi nimetinden daha fazla akıllandırır.
Ölüler güç ve bilgilerini beraberinde götürmez, yaşayanlara ilave eder.
Hopi Boyu
Senin vicdanın senden başkasını temsil edemez.
Sevgi ile yorulmadan ilerleriz. Sevgi ile, sadece onunla başkaları için fedakarlık yapabiliriz.
Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenmeyen birşey olduğunu anlayacak.
Su gibi olmalıyız. Her şeyden aşağıda, ama kayadan bile kuvvetli.
Siyu Boyu
Şeytan hakkında konuşmayın. Gençlerin kalbinde merak uyandırır.
Siyu Boyu
Unutmayın çocuklarınız sizin değildir. Onu Yaratıcı'dan ödünç aldınız.
Mohawk Boyu
Ulu Ruh'un kelimeleri meşe yaprağı gibi sararıp düşmez: çam yaprağı gibi ilelebet yeşil kalır.
Üç barış vardır: Birinci barış, en önemli barıştır. İnsan ruhundadır o. İnsan, kainatla ve kainatın bütün güçleri ile olan ilişkisini, beraberliğini farkettiğinde, kainatın merkezinde Büyük Ruh'un durduğunu ve bu merkezin her yerde, her birimizin içinde olduğunu farkettiğinde birinci barış sağlanmıştır. Bu gerçek barıştır, diğerleri sadece bunun akisleridir. İkinci barış iki fert arasında olan barıştır. Üçüncü barış ise iki millet arasında yapılır. Fakat hepsinden önce, anlamalısınız ki 'gerçek barış' dediğim birinci barış, insanın ruhundaki barış yoksa ne fertler ne de milletler arasında barış olabilir.
Yağmur iyilerin üzerine de yağar, kötülerin de..
Yanlışı gören ve önlemek için eli uzatmayan yanlışı yapan kadar suçludur.
Yapmamız gereken: her şeyi eski sadeliğine döndürmektir, böylece bozulan düzenimiz yeniden kurulacaktır.
Yaşlılık ölüm kadar şerefli değildir. Yine de çok kimse onu ister.
Yeryüzü, bize atalarımızdan miras kalmadı,çocuklarımızdan ödünç aldık.
Bir insanı küçümsemek akılsızlık, çok büyük görmek de korkaklıktır.